Koronavirüs Covid-19 salgını ile ilgili tedavi ve aşı ne zaman bulunacak sorusundan sonra en yaygın sorulan soru bu virüs insan tarafından bir laboratuvarda mı yapıldı? sorusudur. Cevap bilim insanları için cevap net bir “hayır” olsa da birçok septik kişi veya komplo teorisyenleri açısından hala çok tartışmalı bir konudur.
Bu makalemizde Covid-19 virüsünün bir laboratuvar virüsü olup olmadığı hakkındaki tartışmaları bulacaksınız. Hem “evet” hem “hayır” cevabını verenlerin nedenlerini ve kanıtlarını inceleyerek kendi kararınızı verebilirsiniz. Ama kesin olan şu ki makalemizi okumayı bitirdiğinizde virüsün kökeni hakkındaki cevapların çok daha fazla tartışma sorusunu doğurduğunu göreceksiniz.
Her iki cevap taraftarlarının söylediği önermelerde ikna edici temeller var. “Hayır bu virüs doğanın doğal evrimi” ile gerçekleşti diyenlerin sağlam kanıtlarının yanı sıra “evet bu virüs bir laboratuvarda insanlar tarafından yapıldı” diyen komplo teorisyenleri de pek çok haklı önerme sunuyorlar.
Çünkü gelecek teorisyenleri için cevabın “evet” olması demek, ülkelerin ve yaşamların planını sadece bu gerçeğe göre şekillendirmek demek.
Bu son koronavirüs Covid-19 “laboratuvarda insan tarafından yapılmış” ise gelecekteki diğer büyük salgınlar için sadece kötü ilk prova olduğu anlamı taşıyor. Diğer yandan “Hayır bu virüs doğal bir mutasyonun sonucu” diyenlerin göstermiş olduğu kanıtlarda da gelecekte, geçmişte insana zararlı olmayan pek çok virüsün günün birinde aniden mutasyonlara uğrama ihtimalinin çok yüksek olduğu gerçeği de var.
Yani cevap ne olursa olsun, virüs bugünümüzü nasıl etkilediği göz önüne alınırsa artık virüsün ortaya çıktığı günlere dönemeyeceğimiz saf bir gerçeklik. Bu sebeple virüsün doğumu kökeni hakkındaki elde edeceğimiz cevaplar sadece magazinsel merakımızı tatminde çok öte, geleceğimizin nasıl olacağının cevaplarını da içeriyor.
Dünya Koronavirüs Covid-19 Kökeni için Ne Düşünüyor?
Dünyadaki makaleleri meraklı bir inceleme ile değerlendirdiğimizde, bilim insanlarının önemli bir kısmının bu koronavirüsün Covid-19’un tamamen doğal mutasyon ile oluştuğu konusunda ortak bir görüşleri olduğunu görülmektedir. Ancak kanıt olarak sunulan iyi cevapların çok daha fazla iyi sorular doğurduğunu da eklemeliyiz.
İlk olarak “Hayır bu virüs doğal bir seleksiyon sonucu doğa tarafından ortaya çıktı” diyenlerin görüşleri ile başlarsak;
Örneğin, Scripps Research'te immünoloji bölümünden ve mikrobiyoloji uzmanı Doç. Kristian Andersen ve meslektaş arkadaşları, virüsün kökenini bulmak için yüzeyindeki başak şeklindeki proteinleri analiz etmeye başlamışlar. Bu bölüm için genetik şablonu ortaya koyup incelemişler. Koronavirüs kovid-19 bu sivri uçları konakçı hücrelerinin dış duvarlarına yerleşmek bu hücrelere girmek için kullanıyor. Analizler göre bu "kanca" kısmı, ACE2 adı verilen ve kan basıncı regülasyonunda yer alan daha çok tüm yaşamsal canlılarda ortak olabilen, insan hücrelerine özel olmayan bir reseptörü hedeflemek için geliştiğini göstermiş.
Fakat bu mutasyon insan hücrelerine de bağlanmak için o kadar etkili olmuş ki yıkıcı bir salgın ortaya çıktı. Araştırmacılar virüsteki bu hedeflemenin aslında tam olarak insan hücresini hedeflemediği varsayımı ile bu virüsün üretilmiş bir virüs olmayacağını bildirmişler. Araştırmacılar, insan hayatını kökten etkilemek için oluşturulacak bir virüsün, ACE2 gibi bir proteini hedeflemekten çok daha farklı insana özgü proteinleri hedeflenmesinin daha uygun olacağını söylemişler. Bu varsayım ile bu başak proteinlerinin genetik mühendisliğinin değil doğal seleksiyonun sonucu olduğunu bildirmişlerdir.
Bu sonuca ulaşırken de şu yöntemi kullanmışlar ve tam nedenini şu şekilde açıklamışlar;
Artık sıradan insanların dahi net bilindiği üzere Kovid-19 veya daha önceki adı ile SARS-CoV-2, yaklaşık 20 yıl önce dünya çapında akut solunum sendromuna (SARS) neden olan virüs ile çok yakından ilgilidir. Bilim insanları salgın ortaya çıkar çıkmaz hemen, SARS-CoV-2'nin, SARS-CoV'dan ne kadar farklı olduğunu analiz ettiler. Farkın genetik koddaki birkaç önemli harf değişikliğinden ibaret olduğu bulundu. Yine de bilgisayar simülasyonları ile yapılan denemelerde SARS-CoV-2'deki bu yeni mutasyonların, virüsün insan hücrelerine bağlanmasına yardımcı olmak için çok iyi çalışmadığını görmüşler. Bu varsayıma göre bu virüs tasarım bir virüs ise bilgisayar modellerinden yararlanmak zorunlu olacaktı. O zaman da art niyetli bilim insanları, bilgisayar modellerinde işe yaramayacağı öngörülen bu mutasyonları seçmezlerdi. Ama bilgisayarın aksine virüs bu mutasyonları seçti ve insanlara bulaşmaya başladı.
Ve bu sonuç doğru kabul edilirse doğa bilim insanlarından çok daha akıllı olduğunu bir kez daha kanıtladı. Bu araştırmaya göre yeni koronavirüs yeni konakçıları insanlara geçmek için, bilim insanlarının yaratabileceği her şeyden daha iyi - ve tamamen farklı - bir mutasyon yolu bulmuştu.
Madem Koronavirüs Covid-19 için Uygun Bir Köken Açıklaması var? Tartışma Neden?
Şimdi bu bilimsel açıklamayı okuyunca iç rahatlatan düşüncelerin yanında sıradan insanlar için bir çok sorununda doğduğu da aşikar bir durum. Yani açıklama ile daha baştan bilgisayar ortamında çeşitli virüs mutasyonlarının rahatça denenebildiği de kabul edilmiş oluyor. Bilgisayar bunu seçmezdi şunu seçerdi demenin komplo teorisyenlerini rahatlamanın iyi bir yolu olmadığı da çok açık. Onlar için bu açıklama virüsü asla insan oluşturamazdı demek değil.
Yine bilim insanları “insan eli üretimi virüs hipotezini” çürütmek içinde şu önermeyi getirmişler. “Eğer niyet zarar vermek olsa idi, koronovirüslerden çok daha tehlikeli virüsler varken virüs üreticileri başlangıç için neden bu tür bir virüs seçsin ki? Bu varsayıma göre “Kötü niyetli olan biyogenetik mühendisleri çok daha tehlikeli virüsleri dönüştürmeye çalışırlardı.”
Açıkçası bu varsayımda, kuşkucu sıradan insanların aklında daha fazla komplo teorisi yaratmaktan başka bir işe yaramamış gözüküyor. Komplocuların kulağına bu açıklama “insan eli değmiş virüs üretimi” hipotezini tam çürütmediği gibi kötü niyetli biyo genetikçilere yol göstermeye hizmet ediyor gibi gelmiş. Onlara göre eğer bu üretilmiş bir virüs ise bu virüsün yapımcıları bu fikiri kullanarak bir sonraki versiyonu denemeye hazırlanmadıklarını nasıl bilebiliriz?
Bir diğer insan eli değil, doğal bir virüs önermesini de bilim insanları şu şekilde izah etmişler. Virüsün kökenine bakarak üretilip üretilmediğinin kanıtlanabileceğini söylemişler.
Öncelikle bu virüs nereden geldi? Bilimsel araştırma grupları, insanlarda SARS-CoV-2'nin kökeni için olası bir senaryo geliştirmiş. Senaryoya göre insan popülasyonlarında tahribat yaratan son birkaç koronavirüsün başlangıç hikayeleri takip edilmiş. Önceki benzer örneklere göre virüsün bir yarasadan geldiği ancak başka bir konakçıya geçip orada mutasyona uğradıktan sonra insana bulaşma yeteneği kazandığı öngörülmüş. Bu önerme içinde yine yakın zamanda ortaya çıkan aynı virüs ailesinden olan “Ortadoğu Solunum Sendromu (MERS)” virüsünün durumu örnek alınmış. MERS virüsünde kanıtlanmış ki MERS virüsü insanlara bulaşmadan bir ara konakçı kullanmış. Bu ara konakçı da “Deve”lerdi.
SARS-CoV-2 durumunda ise, araştırmacılar, virüsün ilk taşıyıcıdan önce başka bir ara hayvana muhtemelen de bazı bilim insanlarının söylediği üzere bir ”pangolin”e geçtiği orada mutasyona uğradıktan sonra insana atladığı varsayılmış. Virüsün ilk taşıyıcısının ise yine bir yarasa olduğu düşünülüyor.
Bu olası senaryoya göre eğer virüs üretilmiş olsa idi bu yeni koronavirüsün insan hücrelerini patojenik olarak enfekte etmede bu kadar etkili kılan genetik özellikleri de insanlara atlamadan önce de yerinde olurdu. Ancak bu patojenik özellikler virüs, hayvan konakçısından insanlara geçtikten sonra evrimleşiyor.
Pangolinlerden kaynaklanan bazı koronavirüsler, SARS-CoV-2'dekine benzer bir "kanca yapısına" (bu reseptör bağlanma alanı) sahiptir. Bu şekilde, bir pangolin, virüsü doğrudan veya dolaylı olarak bir insan konakçıya geçirdi. Hatta insan hücrelerine kolayca girmesini sağlayan bölünme bölgesi gibi başka gizli özelliklere de sahip olabildi. Araştırmacılar virüsün bu kapasiteyi geliştirdikten sonra insanlar arasında daha da hızlı yayılabildiğini söylemişler.
Yani araştırmacılar demek istiyor ki laboratuvar koşullarında insana zarar vermek için üretilen bir virüste tüm özellikler tam olurdu. Bir ara konakçıya geçsin, orada mutasyon geliştirip insana zarar versin gibi bir prosedür asla öngörülemezdi. Virüsün hangi mutasyonu seçeceğini ön görülebilecek bir teknolojinin olmadığı konusunda bilim insanları hemfikirler.
Önce yarasaya yerleştirelim, ardından on binlerde varyasyon arasından virüs pangolinde insana atlayacak şekilde mutasyona uğrasın oradan insana geçsin şeklinde bir hazırlık bu sebeple yapılamazdı.
Fakat komplo teoricileri için bu senaryoda sağlam bir açık var. Senaryo da kesin olarak “bu virüsün önce yarasadan pangoline, pangolinden de insana geçtiğinin” kanıtlaması gerekiyor. Eğer kanıtlar tamamsa “insan eli üretimi virüs” fikri yıkılmasa da iyi bir darbe aldı denebilir.
Salgının Başlangıç Yeri Harika Komplo Teorileri Üretmek İçin Dünyadaki En Uygun Yer; Wuhan
Öte yandan da septiklerin bu koronovirüs için heyecan veren komplo teorileri yazmasında iyi bir başlangıç nedeni var. Bu “virüs insan eli ile yapılmış virüs” varsayımlarının ilk ve önemli bir nedeni de virüsün ortaya çıkış yerinden kaynaklanıyor. Dünyada mikroorganizmalar üzerine araştırma yapabilen çok az sayıda bio-teknoloji laboratuvarı var. Ne tesadüf ki 4. seviye yani en yüksek biyogüvenlik standartlarına sahip böyle bir laboratuvar, virüsün yayıldığı Wuhan kentinde bulunuyor.
Bilim insanları için bu tamamen tesadüf. Ama komplo teorisyenleri için de bulunmaz bir kaynak.
Bilim insanları, bu virüsün üretilmiş bir virüs olamayacağını, insanlara zarar vermek isteyen kişilerin çok daha öldürücü bir virüs yapacaklarını söylediklerinde komplo teorisyenleri de karşı bir argüman geliştirdiler. Buna göre bu virüs yanlışlıkla laboratuvardan çıkarılmış bir virüstü.
Bu komplo varsayımın güncellenen senaryosunda laboratuvar deneylerinde kullanılan pangolin gibi hayvanların bir şekilde işlevleri bittiği düşünülerek Wuhan’daki yabani hayvan pazarına satılmış olabileceği düşüncesi dillendirildi.
Üstelik bu söylentilerin kaynağı ise 20 Şubat'ta yayınlanan Güney Çin Sabah Postası oldu. Bu haber portalı, Çin'deki laboratuvardan kaçan virüs hakkında haber yapmış. İddianın kaynağını ise Wuhan Viroloji Enstitüsü araştırmacısı Chen Quanjiao’ya dayandırmış. Söylentiye göre Chen Quanjiao, Viroloji Enstitü Başkanı Wang Yany’in virüsün yayıldığı canlı hayvan ve deniz ürünleri pazarına “deney hayvanları sattığını” iddia etmiş.
Ancak hemen ardında Chen, adının yalan bilgiler üretmek için kullanıldığı için çok kızgın olduğunu söyleyerek iddiaları reddetmiş. Chen, yaptığı açıklamada, "Enstitü hakkındaki son söylentiler, önemli sorunların üstesinden gelmeye çalışırken araştırmacıları derinden etkiledi." demiş.
Makalemizde dünyadaki virüsün kökeni hakkında “insan eli ile üretilmiş” hipotez ve karşı hipotezlerini bir araya getirmeye çalıştık. Bu tartışmalarda bilimsel cevapların çok daha öne çıktığını ve şu an için cevabın “hayır bu virüs insan yapımı değil” diye ikna olabiliriz.
Koronavirüs Komplocuları Duracak mı? Muhtemelen Hayır.
Fakat cevap bu olsa dahi koronavirüs Covid-19 salgınının maalesef yarattığı etkinin boyutları açısından ileride bio-terörü bir silah olarak kullanmak isteyecek ülkeler veya anarşist gruplar açısından da oldukça ilham verici bir etki bıraktığını da kabul etmemiz gerekiyor.
Tartışmaların bir yerinde komplocular da bu gerçeğe değinmişler. Koronavirüs salgınını engelleme ve aşı çalışmaları da evrensel bir bilgi paylaşımı isteği ile tüm dünyaya açık yapılıyor. Komplocuların kulağa mantıklı gelen şu soruyu soruyorlar;
“Bu araştırmaların çok detaylı ve halka açık olması sebebi ile yayınlanan bilgilerin, ileri de manyak bir diktatör veya dünyanın nüfusunu azaltmaya takıntılı ruh hastası bir grup biyolog tarafından kullanılmayacağını nasıl garanti edeceğiz?”
Üstelik dünyadaki biyo-genetik teknolojisinin insanların sandığından çok daha ileride olduğunu örnekler ile ortaya koyuyorlar.
Örneğin GDO’lu yiyecekler olarak bildiğiniz tartışmalar, böcek genlerinin, buğday veya mısır gibi bitkilere ilave edilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu şekilde ilaçlara dayanıklı bitki türleri ortaya çıkarılmıştır. Ya da sperm olmadan çocuk doğurabilmek veya insan kopyalamaya kadar türlü araştırmaların yapılabildiği bir ortamda kötü niyetli bilim insanlarının 28-40 arası proteini birleştirebilir mi diye düşünmemekte biraz ihmalkarlık olabilir.
Yine komplo teorisyenleri hali hazırda virüs mutasyon ve RNA değiştirme araştırmalarının illa ki kötü niyetler ile yapılmadığını da hatırlatıyorlar. Örnek olarak ta “Faz” ismi verilen ve dünyada her ama her yerde olan virüsler üzerinde araştırmaların zaten yapılmakta olduğunu söylüyorlar.
Bu araştırmalar da antibiyotiklerin artık bakteriler üzerinde işe yaramaması olasılığı ile başlamış araştırmalar. Kısaca “Fazlar”dan bahsetmek gerekirse, “fazlar” insan hücrelerine zarar vermeden bakterilerin gezegendeki sayılarını dengeleyen müthiş bakteri katili virüslerdir. Bilim insanları fazlar üzerindeki araştırma yaparak bakterileri öldürmede “faz”ların insanların yanında savaşmasını programlamak istemektedirler. Yani insana özel virüs üretme fikri iyi niyetler ile doğmuş olabilir.
Şu an için komplo teorisyenlerin hezeyanlarını paylaşıp “evet bu virüs özel üretim” demek yanlış olacaktır. Ama insanoğlunun da böyle bir virüsü yapabilecek teknolojiye sahip olduğundan en azından şüphelenmek içinde haklı gerekçelerin de olduğu çok açıktır.
Ve üstüne üstlük insanoğlu elindeki teknoloji ile dünya üzerinde yıkım yaratma yeteneği ile bilinir. Hiroşima, Nagazaki, Küba krizi ve yakın sayılacak zamanda gerçekleşen Çernobil felaketi ile insanoğlu kendi geliştirdiği teknolojiyi yine kendini öldürmek için hoyratça kullanabildiğini kanıtlamıştır. Özellikle Çernobil felaketinde açıklanan belgelere hatta dizilere konu olan kanıtlara göre felaketinin ilk patlamasından günler sonra çok daha büyük ikinci bir patlama, büyük fedakarlıklar yapılarak engellenmiştir. Eğer o patlama gerçekleşmiş olsa idi, muhtemelen ne biz bu yazıyı yazabilecek ne siz bu yazıyı okuyabilecektiniz. Çünkü Avrupa’nın ve Asya’nın önemli bir bölümü gerçek anlamda “havaya uçmuş” olacaktı.
Bir de koronavirüslerinin milyon yıl bekleyip nedense insanlarda son yirmi senede hastalık yapmaya başlamaları da komplo teorisyenlerinin eline iyi bir koz vermiş.
Bu tartışmalar hakkında haberdar olduktan sonra yeni koronavirüs Covid-19 için “insan yapımı” şüphelerin tamamen boş olduğu konusunda takdir sizlerindir.
Peki Virüs Salgınları İçin Bu Aşamadan Sonra Ne Yapacağız?
Son koronavirüs Covid-19 salgını ile beraber virüs ister doğada kendi başına ister laboratuvarsa insan eli ile üretilmiş olsun virüsler ile beraber yaşadığımız gerçeğini artık aklımızdan çıkaramayacağız. Bu sebeple hijyen olmayı ve kalmayı hayatımızın temeli haline getirmek hayatta kalmanın unutulmaz şartı hale gelmiştir. Polser olarak bizde halk sağlını derinden etkileyen ve kullanışlı dünya çapında patentli pek çok ürün üretmekteyiz. Polser AMB, antimikrobiyal yüzey bunlardan biridir. Polser AMB ile nanoteknoloji kullanarak %99,9 oranında tüm virüsleri öldürmede işe yarayan harika bir yenilikçi teknolojiye imza attık. Kaplandığı CTP (cam takviyeli plastik) yüzeylerde virüsler de dahil olmak üzere tüm mikroorganizmaları mekanik etki ile öldürebilen bu keşif sayesinden tüm yaşam alanlarında hijyen oda ve alanlar oluşturabilmekteyiz. Ürünümüzü incelemek için lütfen www.hijyenikpanel.com sitesini ziyaret ediniz.
Vietnam football schedulecakhiatvatch anytime